Adana'daki 'Van' protestosunda polis şiddetine uğrayanlara soruşturma

Adana'daki 'Van' protestosunda polis şiddetine uğrayanlara soruşturma
Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı seçilen Abdullah Zeydan'a mazbatasının verilmemesi üzerine Adana’da yapılan protestoda polis şiddetine maruz kalan bazı kişiler hakkında soruşturma açıldı.

Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Adana İl Örgütü'nün Van'daki mazbata krizine karşı 2 Nisan’da yapıtığı destek açıklamasına katılan ve polis şiddetine maruz kalan kişiler hakkında soruşturma başlatıldı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, polisin şikayeti üzerine "Görevi yaptırmamak için direnme" iddiasıyla soruşturma başlattı.

ŞİDDET SORUŞTURMASI

ada-27-04-2024-polis-siddet-sorusturma4.jpg

Soruşturma kapsamında 4 Nisan'da Mehmet Bayna, Fırat Turgay ile ismi öğrenilemeyen bir kişi, evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Ramazan Şancı, Umut Özşimşek ve ismi öğrenilemeyen bir kişi de emniyete çağrılarak ifadeleri alındı. 6 kişi, ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

DEM Parti eski İl Eşbaşkanı Mehmet Karakış da soruşturma kapsamında 26 Nisan'da emniyette ifade verdi. Karakış'a, "Eyleme katıldınız mı, eylemde slogan attınız mı, eylemi kim organize etti, güvenlik görevlilerin yaptığı uyarılara rağmen neden dağılmadınız?" soruları yöneltildi. Yine polislere "yumruk ve sopayla vurup vurmadıkları" soruldu.

Karakış, polis ile kitle arasında çıkan tartışmayı yatıştırmaya çalıştığını, o esnada kitlenin dışında olmasına rağmen polis şiddetine maruz kaldığını anlattı. Karakış, "Kimseye vurmadım. Kalkanlarla müdahale edilirken kendimi korumaya çalıştım. Bu olayın bu şekilde büyümesinin nedeni bir grup polisin ferdi davranışı ve amirlerinin dinlemiyor olmalarından kaynaklanır. Çünkü daha müzakere yapılırken polisler müdahaleye başladılar" diye konuştu.

KARAKIŞ: KOLLUĞUN TUTUMU ŞİDDET ÜRETİYOR

Soruşturmaya dair konuşan Karakış, kentte partilerine dönük "özel uygulama" olduğunu söyledi. Karakış, "Polis demokratik eylem ve etkinlikleri dağıtmakla değil, bu eylemlerin ve eylemcilerin güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Ama maalesef karşılaştığımız bu özel uygulamalar artık münferit değil, bir devlet rutini olmuş. Türkiye'nin güvenlik politikaları anayasal düzlemden çıkmış durumdadır. Aynı içerikte herhangi bir kurumun yapmak istediği eyleme izin verilirken, DEM Parti yapmak istediğinde olay kriminalize hale getiriliyor. Kolluk güçlerinin bu tutumu şiddet üreten bir tutumdur. Güvenlikçi politikalarla toplumsal sorunlar baskılanmaya çalışılıyor" diye konuştu. (MA)

Öne Çıkanlar