90 yaşındaki yurttaşın evi 111 kez basıldı: Diz çökmem, boyun eğmem

90 yaşındaki yurttaşın evi 111 kez basıldı: Diz çökmem, boyun eğmem
Gözaltı, tutuklama, işkence gören 90 yaşındaki Yağarcık, ‘Devlet kendini hiçbir zaman unutturmadı ama diz çökmedim’ dedi.

Köy boşaltmaları sonucu 1990’lı yıllarda Şırnak’ın Cizre ilçesine bağlı Rubar Köyü’nden ilçe merkezine yerleşmek zorunda kalan Ebubekir Yağarcık’ın (90), gördüğü baskı romanlara konu olur. Yağarcık, yerleştiği Cudi Mahallesindeki evi polis tarafından bugüne kadar farklı gerekçelerle tam 111 kez basıldı. Baskılardan kaynaklı ikametini sık sık değiştirmek zorunda kalan Yağarcık ailesi, her baskında tüm eşyaları dağıtıldı, kapı ve pencereleri kırıldı. Neredeyse her sabah gözünü baskınla açan ailenin tüm bireylerinin, gözaltı, tutuklama ve işkenceden geçtiği öğrenildi.

Mezopotamya Ajansı'na (MA) yaşadıklarını anlatan Ebubekir Yağarcık, "Devlete hakkımı helal etmeyeceğim" dedi. 

8 GÜN BOYUNCA ELEKTİRİKLİ İŞKENCE

Yağarcık, ilk gözaltına alındığında 13 ay cezaevinde kaldığını anlatarak, "1990’lı yıllarda Kürtlere karşı çok yönlü bir saldırı söz konusuydu.  İlk gözaltına alındığımda 13 ay cezaevinde kaldım. Yine 1993 yılında ihbar sonucu evim basıldı ve gözaltına alındım. Gözaltı sürecinde saatlerce işkence edildim. Tam 8 gün boyunca elektrikli işkence gördüm. 8 gün boyunca bana yemek vermediler. Sadece ekmeği suya bandırıp veriyorlardı. O günden beri ses tellerim bozulmuş. Hiçbir suçum yoktu. Ortada bir delil ve bir kanıt yoktu. 8 gün aradan sonra Şırnak’a götürüldüm ve mahkemeye sevk edildim. Daha sonra da ‘örgüte yardım’ iddiasıyla tutuklandım. Tutuklandığım gibi Diyarbakır Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne sevk edildim. O zaman 13 kişi birlikte tutuklandık ve 13 kişiden 7'miz bir hücreye konuldu. Korktuk. Bizi öldürüp bunu meşrulaştırabilirlerdi. Ölmememiz için ses çıkartmamız gerekiyordu. Ben de durmadan hücrenin kapısına vurdum. Yanımdaki arkadaşlar bana , 'Sen ne yapıyorsun?’ diye sordular. Ben de onlara, 'Ses çıkartmazsak bizi öldürürler, yaşamak için ses çıkartmamız gerekiyor’ dedim. 3 ay cezaevinde kaldıktan sonra bırakıldım" diye konuştu.

‘GÖZALTINA ALINMAYAN KALMADI’

Sistematik hale dönüşen baskınları gün gün anlatan Yağarcık, şöyle devam etti: "Ev baskınları sonucunda gözaltına alınmayan çocuğum kalmadı. 20 yaşındaki oğlumdan 8 yaşındaki kızıma kadar, hepsi gözaltına alınmış. Her ev baskınında polisler, kapılarımızı kırıp, bize hakaretler etti. Her ev baskınında 'diz çökün' diyorlardı. Ben bir defa bile onların önünde diz çökmedim ve boyun eğmedim."

‘ÇIPLAK YAĞMURDA BEKLETTİLER’

Baskınların birinde oğlunu çırılçıplak soyulup yağmurda bekletildiğini anlatan Yağarcık, "Oğlumu çırılçıplak soyarak yağmurun altında öylece beklettiler. Buna çok öfkelendim ve polislere, 'Onu öldürün ama bunu yapmayın’ dedim. Allah onların yanında bırakmasın. 2020'de yapılan başka bir ev baskınında polis müdürüne, '111 defadır siz benim evimi basıyorsunuz ve 111 defadır da evimde tek bir şey görmüş veya bulmuş değilsiniz. Siz niye böyle yapıyorsunuz?’ diye sordum. Daha sonra da polise, 'Bu Türkiye’nin ayıbıdır’ dedim. Bunun söylememle birlikte polis müdürü sustu ve bir şey diyemedi. Devletin zulmünü unutmam. Kaldı ki devlet kendini hiçbir zaman unutturmadı" diye belirtti.

 ‘BUNLARIN YAPTIĞINI NEMRUD YAPMAMIŞTIR, HAKKIMI HELAL ETMEYECEĞİM…’

"Onlara hakkımı helal etmeyeceğim" diyen Yağarcık, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bütün ömrüm bu kötü şeylerle geçti. Şimdi 90 yaşındayım. Ömrümde görmek istediğim tek şey barış ve huzur. Kürtlerden tek isteğim Kürtlüklerinden taviz vermesinler. Kürtçe konuşsunlar, Kürtçe mücadele etsinler. Bu kadar ölüm, kan, katliam ve gözyaşından sonra devlet benim gözümde hiçbir zaman iyi olmaz. Devletin bize yaşattığı zulmü Nemrud kendi halkına yaşatmamıştır. O yüzden hakkımı onlara hiçbir zaman helal etmeyeceğim."

Öne Çıkanlar