Cengiz Aktar: Avrupa Konseyi ihlal kararı verse bile süreç aylar alacak

Cengiz Aktar: Avrupa Konseyi ihlal kararı verse bile süreç aylar alacak
AB uzmanı Cengiz Aktar, Alman Güvenlik ve Politika Vakfı (SWP) CATS Uzmanı Dr. İlke Toygür Kavala'nın tahliye edilmemesi üzerine Avrupa Konseyi'nin atacağı adımları değerlendirdi.

Ayşegül KARAKÜLHANCI


+GERÇEK- İş insanı, sivil toplum ve insan hakları aktivisti Osman Kavala, 52 kişinin yargılandığı Gezi-Çarşı davasının tek tutuklu sanık olarak ve 4 yıldan fazla bir süredir cezaevinde bulunuyor. Kavala'nın tutuklu bulunduğu Çarşı ve Gezi Parkı dosyalarının birleştirilmesiyle oluşturulan davanın 17 Ocak'ta yapılan duruşmadan da tahliye kararı çıkmadı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Osman Kavala ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında serbest bırakılması yönünde karar vermişti. 2 Aralık 2021'de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye'ye, Kavala-Türkiye davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM)  götürmeyi planladığını ve Türkiye'nin AİHM’in ilk kararını uygulama yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini soran resmi bir bildirimde bulundu. Türkiye'den bu bildirime en geç 19 Ocak 2022 tarihine kadar yanıt vermesi istendi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği Kavala'nın tutukluluğunun son bulması gerektiği yönündeki kararları uygulanmaması nedeniyle Türkiye üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin yaptırım kararlarıyla karşı karşıya kalabilir.
İş insanı Osman Kavala'nın tahliye edilmemesi üzerine Avrupa Konseyi'nin yaptırım sürecinin başlaması beklenirken, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dosyasında da aynı durum geçerli.

Atina Üniversitesi öğretim üyesi siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Cengiz Aktar ve Merkezi Berlin'de bulunan Alman Güvenlik ve Politika Vakfı (SWP) Uygulamalı Türkiye Çalışmaları Merkezi Uzmanı Dr. İlke Toygür, Osman Kavala'nın serbest bırakılmaması üzerine Avrupa Konseyi'nin nasıl bir yol izleyebileceğini +Gerçek'e değerlendirdi:

Cengiz Aktar "Rejim Avrupa Konseyi’ni kaile almamayı sürdürüyor. 'İnceldiği yerden kopar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi, çıkarım' tavrında devam ediyor. Kavala inadıyla ilgili yarın yani 19 Ocak’a kadar gerekçesini bildirecek, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2 Şubat’ta bu gerekçeyi değerlendirip ihlal sürecini başlatabilir. Ya da 17 Ocak’tan sonraki duruşma tarihi olan 21 Şubat’ı bekleyebilir. Süreç başlarsa Komite AİHM’den "ihlal var mı yok mu" görüşü isteyecek. Komite-AİHM-Ankara arasında gidip gelecek dosyanın "ihlal vardır" kararıyla sonlanması aylar alır. Bu esnada Kavala hapiste kalmaya devam edecek. Kaldı ki ihlal kararı kesinleşse dahî rejim Kavala’yı yine salıvermeyebilir.

Son tahlilde, Osman, kendisinin de dediği gibi Erdoğan’ın rehinesi. Ahmet Altan müktesebatına bakınca Erdoğan’ın ölçüsü beş yıl hapis, Osman da bunu tamamlamak üzere. Dolayısıyla iç ve dış adlî süreçlerden bağımsız olarak Erdoğan’ın "paşa gönlüne" göre salıverilebilir. Ama bu keyfîlik Demirtaş için geçerli gibi durmuyor" şeklinde konuştu.

"AVRUPA KONSEYİ İHLAL SÜRECİNİ BAŞLATABİLİR"

Dr. İlke Toygür "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 3 Aralık’ta verdiği kararda Türkiye’ye ihlal davası açılacağını ilan etmişti. Türkiye’ye 19 Ocak’a kadar sure vermiş ve görüş bildirmesini istemişti. Bu hafta ise Türkiye’de Osman Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesine karar verildi. Gelinen aşamada 2 Şubattaki toplantıda Komite’nin ihlal süreci başlatması bekleniyor.

Bu durum, Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ile ilişkilerinin daha da sorunlu hale gelmesi anlamına gelecek. Türkiye’nin dış politikada yaptığı seçimlerden dolayı Avrupa Birliği ve NATO ile sorunları malum. Şimdi iç politika ve yargı bağımsızlığı konusu da uluslararası ortakları ile sorun yaratıyor. Aslında tüm bu konular birbiri ile bağlantılı, bu şekilde de  algılanması politika yapımı açısından daha faydalı olur" dedi.

Dr. İlke Toygür 12 Eylül'de +Gerçek TV’de yayınlanan "Avrupa'dan Anla+ıyorum" programında da Osman Kavala'nın durumunu Türkiye'nin dış politikası açısından değerlendirmiş Komisyon'un Türkiye hakkında verebileceği olası bir ihlal kararının prosedürünün ne olabileceğini kestirmenin güç olduğunu çünkü Avrupa Komisyonu'nun tarihinde üye herhangi bir ülke hakkında böyle bir süreç yaşanmadığını ifade etmişti.
Aynı yayında Toygür, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihinden bu yana Batı'ya entegre olduğunu ve Batı'nın NATO gibi Avrupa Komisyonu gibi kurumlara üye olduğunu ancak AKP hükümetinin özellikle son yıllarda üyesi olduğu kurumların kararlarını tanımamasının, taraf olduğu anlaşma ve sözleşmeleri ihalal etmesinin anlaşılmasının güç olduğunu söylemişti.

 

Öne Çıkanlar