Çünkü aşk gitti...

Çünkü aşk gitti ve şimdi artık sistemin dışında kalmaktan ölesiye korkuyorum...

çünkü aşk gitti...
bu yüzden partideki arkadaşlarımı duyarsız buluyorum.
dünyayı değiştirme çabası aptalca görünüyor gözüme.
yürüyüşlere katılmaktan, pankartlar taşımaktan, polisle çatışmaktan utanıyorum...
oysa eskiden sevgisiyle bakardım aynalara ve orada yüzünü görürdüm.
yüzü çamurları aydınlatırdı. şehrin güneşi bu çamurlarda doğardı.
öyle taşkın sevinçlerim vardı ki, susturun, derlerdi umutsuzlar, sevgi yoksunları, susturun bu adamı, ne kadar da abartıyor çamurlardaki ışığı...

çünkü aşk gitti...
ve ben şimdi köpeklerin gördüğü güneşi bile kıskanıyorum.
ama bunu bildiğim halde yine de bu hayatın benim duygularıma borçlu olduğunu iddia ediyorum...
hayatı gözlerimi ayırmadan baktığım aynam kadar sanıyorum.
ölmediğimi fısıldıyorum aynama...
dünyanın ebediyen kötü ve artık değiştirilemez olduğunu fısıldıyorum..
etraftaki ışıksızlığı kalbime, içime daha derin giremediğime yoruyorum.

çünkü aşk gitti...
birinin bana kendini anlat demesinden ödüm kopuyor..
anlıyorum ki kendimle meşgulken silinmiş adım.
dünyayı, hayatı, anlamları duygularımla boyadığımı sanarken kaybolmuşum.
şehrin haklı, şehrin aç suları dolmuş içime.
suların içinde çığlık çığlığa binlerce göz girmiş sınırlarımdan.
bunca çığlığın ortasında kendimle uğraşırken suların içinde binlerce hiç kimse olmuşum.
belki de bu yüzden güneşten çok paraya tapmak çok fazla koymuyor bana.
bizim çocukların ölümüne eskisinden daha az üzülmem fazla acıtmıyor içimi...

çünkü aşk gitti ve şimdi artık kimse tutunamıyor içimde...
kelimelerden şatolar yapıyorum kalbimde, kelimelerden barikatlar, köprüler...
hayali çatışmalar, hayali dostluklar, hayali ölümler...
harflerden anıt mezarlar yapıyorum arkadaşlarıma.
harflerden buluşma yerleri, harflerden içkili sohbet geceleri.
çünkü şimdi bende çok moda uzaktan sevmek...
bugün ıstırap, yarın deniz...

çünkü aşk gitti ve şimdi artık sistemin dışında kalmaktan ölesiye korkuyorum...
hesap yapıyorum şiirlerimi yazdığım kağıdın arkasına.
ev kirası, yakıt, yol parası, taksitler...
istikrarlı olur, paramı dikkatli harcarsam, aşk gittiği yerden yine bana geri döner sanıyorum.
kendimi aldatıyorum sonumu hazırlayan kurallarla...
terimden utanıyorum. sık sık yıkanıyorum.
asabi sulara anlatıyorum aslında sevilmeyi hakettiğimi...
aşk varken defterimden sildiğim kimi tanıdıklarımı ikiyüzlü bir umutla arıyorum...
beni benden çalanlara, beni nasıl bilirdiniz diye soruyorum.

çünkü aşk gitti ve bu yüzden konuştukça eksiliyorum.
aşk gitti ve ben odamın duvarındaki örümceğe bile yalan söylüyorum, onu çok sevdiğimi söylüyorum, onu hep düşündüğümü...
nasıl, nasıl bir şey terkedilmek... bunu her gün her an kendime tekrarlıyorum.
sanki kendimi acıttıkça ilahların bana mucizeler yaratacağını sanıyorum...
oysa ilahlarla ilgisi yok terkedilmemin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi