Helikopter kazası Tansu Çiller'in hediyesi!..

Asker sivil siyasete karışmasın mantığını sivil siyasetin askere karışması olarak algıladık. Bu mantık Turgut Özal ile başladı, Tansu Çiller ile hızlandı ve Erdoğan ile de zirveye çıktı.

Önceki gün Bingöl’den havalanan bir askeri helikopter Bitlis Tatvan yakınlarında düştü. Haberlerini okurken milli savunma bakanlığının açıklamasında geçen "Kaza kırıma uğradı" sözcükleri kafama takıldı, önce yazım yanlışı sandım, sonra da Google’dan baktım. Google’da yapılan açıklamada "Kaza kırım" olayı hava kazalarında ölümle sonuçlanmayan kaza olarak tanımlanıyor. Hemen albay Halis Tunç ile irtibata geçtim ve bakanlığın neden böyle açıklama yaptığını sordum. O da yetmedi, tanıdığım bir havacı generale de sordum ve bakanlığın açıklamasının doğru olduğunu söylediler. Bir gazeteci olarak benim haddim değil ama subaylar Google’ı bu konuda uyarırlarsa sevinirim.

F-16’lar dahil Türkiye’de çok kaza oluyor ve bunun nedenleri olmalı diye düşünürüm yıllardır. İkinci kafama takılan soru 12 Eylül darbesinden sonra kafama takıldı, o da sivillerin askere çok karışması olayı. Yıllarca askerin sivil siyaseti yönetmesinden şikayet ettik ama sanırım biz bunu yeteri kadar doğru anlayamadık. Yani biz tam tersini yaptık, asker sivil siyasete karışmasın mantığını sivil siyasetin askere karışması olarak algıladık. Bu mantık Turgut Özal ile başladı, Tansu Çiller ile hızlandı ve Erdoğan ile de zirveye çıktı.

Önceki geceyle ilgili kaza konusunda emekli tuğgeneral Osman Aydoğan çok önemli bir yazı kaleme almış, size kimi bölümlerini aktaracağım:

"Türkiye’de kullanılan Cougar helikopterlerinin 20 tanesi 1993 yılında Fransa’dan satın alındı. 30 tanesi de 1996 yılından itibaren TUSAŞ tesislerinde lisanslı olarak üretildi. Yani bu helikopterler 25 yaşındadırlar.

Ancak sorun olan sadece bu helikopterlerin yaşı da değildir.

Fransız Cougar helikopterlerinin alımı da ilginçtir. Zamanında Türk hükümeti bu Cougar helikopterlerini almak istediğinde bu isteğe Genelkurmay Başkanlığı karşı çıkmıştır. Bu isteğe Hava Kuvvetleri Komutanlığı karşı çıkmıştır. Bu isteğe Kara Kuvvetleri Komutanlığı karşı çıkmıştır. Bu isteğe bu helikopterleri bizzat kullanacak olan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kara Havacılık Dairesi karşı çıkmıştır.

Bu karşı çıkışın nedeni Cougar helikopterlerinin kötü, kalitesiz veya işe yaramaz olduğu için değildir. Cougar helikopterleri sınıfının neredeyse en iyi helikopteridir. Ancak bu Cougar helikopterlerinin üretim ve kullanım amaçları farklıdır. Çünkü bu Fransız Cougar helikopterleri dağlık arazide, yüksek rakımlarda, olumsuz hava koşullarında icra edilecek operasyonlarda kullanılmak için üretilmemiştir. Cougar helikopterlerinin fiziki silueti büyük ve yüksekliği fazladır. Manevra kabiliyeti azdır. Fransız Cougar helikopterleri esas olarak Fransa’da barış koşullarında havaalanları arasında yolcu transferinde kullanılmak, muharebe koşullarında ise geri bölgede personel taşımak için üretilmiştir.

Cougar helikopterleri, anlattığım gibi barış koşulları şartlarında, muharebede ise geri bölgede personel taşıma maksadıyla üretildiği için bu helikopterlerin füze koruma sistemi de yoktur.

Fransız Cougar helikopterleri alındığında zamanın Başbakanı Tansu Çiller’dir. Zamanın Savunma Bakanı Nevzat Ayaz’dır. Türkiye o zaman (1993) AB Gümrük Birliğine girmek istemektedir. Kanaatim odur ki nasıl ki NATO’ya girmek için ABD’ye rüşvet olarak Kore’ye asker gönderilmiş ise AB Gümrük Birliğine girmek için de rüşvet olarak bu Fransız helikopterleri alınmıştır.

Helikopterler alındıktan sonra bu helikopterleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı almak istememiştir. Bu nedenle Cougar helikopterleri Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı da bu Fransız Cougar helikopterlerinin özelliklerini bildiğinden iç güvenlik harekât bölgesine değil de Ege Ordu Komutanlığı Hava Alayının envanterine dâhil edilir…

Sorulacaksa eğer, sorulması gereken soru, Cougar helikopterlerinin bu özellikleri
"bilindiği halde neden satın alındığı ve neden Doğu’daki birliklerde kullanıldığıdır?"

Bence Osman Aydoğan çok net bir şekilde anlatmış. Bir olay daha var, ilkbahar ve sonbaharda deniz ve hava kuvvetlerinde kazalar artıyor. Anlık rüzgar değişimleri ve bu öngörülemez bir değişim.

Bilmem bu konuda Tansu Çiller yada dönemin komutanları yanıt verecek mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi