Kaybedenler Kulübü’nün son firesi Netanyahu. Sıradaki kim?

İsrail’de Netanyahu’yu koltuğundan indirmek üzere kurulan ve İslamcı Araplarla siyonistlerin biraraya geldiği koalisyonun uzlaşma metninde milliyetçi kavramlar kullanılmadı.

Naftali Bennet adını bugünlerde çok sık duyuyoruz. İsrail’in önce 1996-1999 yıllarında 3 yıl ardından da 2009’dan bu yana 12 yıldır başbakanlığını yapan Binyamin Netanyahu’nun yerine 2 yıllığına geçmeye hazırlanıyor. 

Hem de 8 benzemezle birlikte. 

Eğer hükümeti kurup sürdürmeyi başarırlarsa, 17 sandalyesiyle koalisyonun en büyük ortağı olan partinin lideri Yair Lapid, görevi 2 yılın sonunda Bennet’den devralacak.  

İsrail, aslında koalisyonlarla yönetilmeye alışkın bir ülke. Ancak bu koalisyon, ilk kez Arapları ve bu denli farklı siyasi grupları içinde barındıracağından diğerlerinden İsrail için bile oldukça değişik bir deneyim olacak. 

8 parti ve grubun anlaşmasıyla oluşturulan koalisyon, 120 üyeli İsrail Meclisi’nin 62 milletvekilini bir araya getiriyor. Ancak Netanyahu’nun bu koalisyonun güvenoyu almasını engellemek için her yolu deneyeceği endişesi genel olarak İsrail medyasında hakim. Hatta şimdiden koalisyonun 1 fire verdiğine kesin gözüyle bakılıyor. 

Elbette kurulan koalisyonun güvenoyu alması önemli. Ama siyonist, ultra ortodoks, milliyetçi diye anılan ve İsrail’deki Arap yerleşim bölgelerinin işgalini hak olarak görenlerle, iki devletli çözümü savunan sosyal demokrat hatta sol denebilecek parti ve isimleri, buna ek olarak da Arap kökenli İsrail vatandaşlarının kurduğu İslamcı Raam’ın bir araya gelip bu koalisyonu kurmaya karar vermesi tüm bunlardan çok daha önemli. 

Bennet, bu oluşumun sırrını, "Yakında açıklanacak koalisyon mutabakat metninde milliyetçilik içeren tek bir sözcük bile bulamayacaksınız" diyerek açıklıyor. 

Ki Bennet, Raam’ın (Birleşik Arap Listesi) lideri Mansur Abbas’ı daha önce "terörizme destek vermek"le suçluyordu. Bir televizyon yayınında kendisine bu sözleri hatırlatıldı. Abbas’ın "İsrail içinde patlak veren Arap-Yahudi ayaklanmalarının ardından Gazze Şeridi'nde Hamas ile girilen savaş sırasındaki" tavrının bu görüşlerini değiştirdiğini söyledi ve şunları anlattı.   

"En gergin anların yaşandığı sırada sinagoga geldi ve ‘Yardım etmek istiyorum’ dedi. Denilebilir ki, dürüst bir adam gördüm, cesur bir lider gördüm. Hiçbir şeyin garantisi yok, elbette zaman gösterecek. Ama elini uzattığında söylediği şey, son derece basitti. İsrailli Arapların endişelerini gidermek istiyorum." 

Bennett, koalisyonla ilgili çok önemli bir noktanın da altını çizdi ve Birleşik Arap Listesi’nin hükümet ortaklığını, devlet ile Arap İsrailliler arasındaki ilişkide yeni bir sayfa açmak için göz ardı edilemez bir fırsat olarak gördüğünü ifade etti.

Netanyahu’nun iktidarda kalmak için giriştiği provokasyonların tümünü boşa çıkaran yaklaşım bu denli basitti işte. 

Farklılıkları, savaşları, cinayetleri, katliamları, soykırımları haklı gösteren milliyetçilikten söz etmeyince üzerinde uzlaşılabilecek bir zemini yaratmak zor olmamış. Bunu, siyonizmi sonuna dek savunan, ultra milliyetçi diye anılan bir siyasetçi söylüyor.  

Geçtiğimiz günlerde Netanyahu’nun son Gazze saldırılarında yaşamını yitiren Arap çocuklarının fotoğraflarını yayımlamasıyla basın özgürlüğünü korkmadan İsrail’de bile savunma cesaretini bir kez daha gösteren Haaretz gazetesi, kurulan koalisyondan umutlu. 

Yazarlarından Noa Landau, Birleşik Arap Listesi’nin koalisyonda yer almasıyla ilgili oldukça önemli bir tespit yapıyor. 

"Ayrı parti halinde seçime girerek izledikleri strateji sayesinde İsrail vatandaşı Araplar, İsrail devletinin yönetiminde söz sahibi olduklarını, hiç bir yere gitmediklerini ve kimsenin de çantasında keklik olmadıklarını bir kez daha kanıtladılar."

 Birleşik Arap Listesi’nin lideri Mansur Abbas'ın, Arap mahallelerindeki seçmenlerinin menfaati için son dakikaya kadar inatla müzakerelere devam ettiğini de vurgulayan Landau, İsrail medyasının ilk kez izleyicilerine hem de prime-time’da Kaminitz Yasası'nı (Arapların evlerini işgale olanak tanıyan düzenleme) açıklamak ve bugüne dek yok sayılan bu köylerde, mahallelerde yaşayanların durumundan söz etmek zorunda kalmasını da ironik bir dille yazısında anlatmış. 

İsrail Meclisi Knesset, 120 sandalyeli. Üzerinde anlaşmaya varılan koalisyon, 62 sandalyeye ulaşmış görünse de Netanyahu’nun yeni provokasyonlarının bu dengeyi bozacağı endişesini yaşıyor. Koalisyonun sandalye dağılımı şu andaki verilerle şöyle: 

Lideri Yair Lapid olan Yesh Atid’in (Gelecek Var --Merkez) partisi’nin 17 sandalyesi var. 

Lideri Benny Gantz olan Kahol Lavan’ın (Mavi Beyaz - Merkez) 8 sandalyesi var. 

Avigdor Lieberman’ın lideri olduğu İsrael Beitenu’nun (israil Evimiz - Sağ milliyetçi) 7 sandalyesi var.

Merav Michaeli’nin lideri olduğu İsrail İşçi Partisi’nin (Sosyal demokrat) 7 sandalyesi var.

Lideri Naftali Bennet olan Yamina’nın (Sağa Doğru - Sağ milliyetçi) 7 sandalyesi var. 

Lideri Gideon Saar olan Yeni Umut’un  (Sağ milliyetçi) 6 sandalyesi var. 

Lideri Nitzan Horovitz olan Meretz’in (Dinçlik, sol sosyal demokrat)  6 sandalyesi var. 

Mansur Abbas’ın lideri olduğu Raam’ın (Birleşik Arap Listesi - Arap -İslamcı) 4 sandalyesi var. 

(Kaynak BBC Türkçe)

Kaybedenler kulübü ve Netanyahu 

Netanyahu, bilindiği gibi ABD’nin son seçimi kaybeden Başkanı Donald Trump’ın en yakınında duran isimlerden birisiydi. Bütün planlarını Trump’ın yeniden seçilmesi üzerine kurmuştu. O da muhtemelen kendisini Putin ve Trump’la birlikte dünyanın diğer otokratlarının iktidarlarının sürmesi için birbirlerine her tür desteği vermek üzere kurdukları bu hayali kulübün üyesi sayıyordu. Kimi kendisini üstü örtülü de olsa Mehdi, kimi de Halife ilan etmişti. En büyük darbeyi Trump’ın kaybetmesi ile yediler ve bu yenilgiyi kolay kabullenmediler. ABD kongre baskını bastırılıncaya kadar Trump’ın yanında durmaya devam ettiler. Biden’ı en geç kutlayan siyasiler de onlardı. 

Daha o günlerde yazdığım Kaybedenler Kulübü başlıklı yazımda bu kayıpların süreceğini yazmıştım.

Ama hiç de umulmayan bir şekilde Trump’ı Netanyahu izledi. Üstelik de aşırı sağ ya da gerçeküstü kavramlar arasında birinci sırada yer alan milliyetçiliğin ne kadar da boş olduğunu dünyaya göstere göstere…

Yolsuzluk batağında boğulan Netanyahu koltuğundan indirilirse onu izleyenler de mutlaka olacaktır.  

Sıradaki kim dersiniz? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi