Kötülüğün sıradanlığı

Kötülüğün sıradanlığı
'Peki nasıl oldu da 5-10 saat önce kışlasında ya da evinde televizyon seyreden o sıradan insanlar bir anda böyle canavarlaştılar?'

Can DÜNDAR


ARTI GERÇEK- 15 Temmuz’da Boğaz Köprüsü’nde yaşanan boğazlaşmaya bakınca, kimileri pervasızca sivillerin üzerine ateş açan askeri öğrenciler görüyor, kimileri sabaha karşı onların kafasını kesen öfkeli siviller… Peki nasıl oldu da 5-10 saat önce kışlasında ya da evinde televizyon seyreden o sıradan insanlar bir anda böyle canavarlaştılar?

Berlin’de geçen hafta gezdiğim bir sergi bu soruya cevap arıyordu. Serginin konusu, Almanya doğumlu, Yahudi kökenli bir siyaset bilimci: Hannah Arendt… Ölümünün üzerinden 45 yıl geçtiği halde totaliterliğin kökenlerine dair teşhisleri hala güncel…

Arendt, Nazi dönemine ve Yahudi soykırımına tanıklık etmiş bir filozof… Yani kötülüğü yakından tanıyor. Soykırımın başaktörlerinden Gestapo subayı Adolf Eichmann, 1960’da Mossad tarafından yakalanıp İsrail’e getirildiğinde Arendt de duruşmalara katılıyor ve izlenimlerini uzun bir makalede topluyor. Ünlü filozofu, bu duruşma ve makalesi üzerinden anlatan filmi izlemenizi tavsiye ederim.

Arendt, sanık sandalyesinde canavarlaşmış bir psikopat görmeyi beklerken, sıradan bir asker görüyor. Eichmann, savunmasında suçunu kabul ederken, emir-komuta zinciri içinde ve görev bilinciyle hareket ettiğini söylüyor. Arendt, onun ideolojik bir saplantıyla değil, üstlerinin emirlerine itaat saplantısıyla, kendini ispat çabasıyla, hatta rütbe alma hesabıyla hareket ettiğini saptıyor. Kendine ait bir fikri yok. Yönlendirme olmadığında bağımsız düşünce geliştiremiyor; boşluğa düşüyor. Arendt’e göre asıl korkunç olan da bu: Soykırıma imza atanların, radikal canavarlar değil, sıradan insanlar olması…

Çünkü totaliterlik, ilkin insanın yasal kimliğini, sonra vicdanını ortadan kaldırıyor; düşünce kabiliyetlerini elinden alıyor. İnsanı fikirsizleştiriyor, kişiliksizleştiriyor, kukla haline sokuyor. Böylece sıradan insan, eyleminin sonuçlarını düşünmeksizin kolaylıkla itaat edebiliyor, sistematik katliamlara ortak olabiliyor.

Arendt, buna "Kötülüğün Sıradanlığı" adını koyuyor.

Bitirmeden Arendt’in yine çok çarpıcı bir analizini alıntılayayım: "Totaliter rejimin yönetmesine imkân veren şey, özgür basın olmadığından, halkın bilgi alamamasıdır. Bilgi alamayanlar, nasıl fikir sahibi olabilir? Herkes size yalan söylüyorsa, bunun sonucu insanların yalana inanması değildir; artık hiçbir şeye inanmaz hale gelmesidir."

Bu aralar Hannah Arendt okumakta çok yarar var. 

 

Öne Çıkanlar