Newroz caizdir

Bu izahlardan sonra, kimi Müslümanların endişelerinin giderilmiş olması gerekir. En azından bileceğiz ki; ‘mahlukatın bayramı’ Newroz düşmanlığının kimseye faydası yoktur.

Newroz; Allah’ın kudret delillerinin en şaşalı bir şekilde okunduğu bahar yani yeniden diriliş mevsiminin başlangıcıdır.

Çoğunlukla 21, 22, 23 Mart’ta kutlanılır. Demirci Kâwa (Kâwayê Hesinkâr) efsanesiyle beraber Kürd ve Fars mitolojisinde geçer. Yazılı olarak ilk kez Pers kaynaklarında geçtiği kabul edilir.

New; yeni, ruz; Farsça' da, roz; Kürdçe'nin Soranice, roj ise Kürdçe'nin Kurmanci lehçesinde gün anlamına gelir.

2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2600 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Newruz Bayramı olarak ilan etmiştir. 28 Eylül-2 Ekim 2009 arasında Abu Dabi'de toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Newroz'u Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi'ne almıştır. 2010'dan beri Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 21 Mart'ı "Dünya Newruz Bayramı" olarak kabul etmektedir.

Milattan 600 sene öncesine kadar uzanan Newroz’u (Yeni Gün) bayram ilan eden Med Kralı (veya Pers kralı) Cemşid, devletin ileri gelenlerine: "Allah’a bir şükran olarak temiz su ile yıkanıp bizi yoktan yaratan Halıkımıza secde edelim" diyerek bu özel güne dikkat çekmiştir. Bir görüşe göre de bu günü bayram olarak ilk kurumsallaştıran kişi Zerdüşt’tür.

Gel-gör ki; nice resmi, milli bayramların kutlanmasına katılan veya sessiz kalan bir kısım Müslümanlar, sözkonusu Kürdlerin Newroz’u olunca hemen "caiz değildir!" diye tuttururlar.

Delil olarak da gösterdikleri şu rivayettir:

"Allah (c.c), bu iki bayrama (Mihrican ve Newroz ) bedel size daha hayırlı iki bayram vermiştir. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır." (1)

Halbuki bu Hadis-i şerifin Arapçasında geçen Medine'de kutlanılan söz konusu iki bayramın hangileri olduğu belirtilmemiştir. Şayet; çoğu alimin yorumladığı gibi o iki bayramın Newroz ve Mihrican olduğu kabul edilse bile bu bayramların kötülenmediği sadece Kurban ve Ramazan bayramlarının dinen daha hayırlı ve sevaplı olduğunun vurgulandığı anlaşılıyor.

İslam; fıtrat dini olup fıtratla çelişmeyen hiçbir şeyi yasaklamaz. Newroz da 2600 yıldan beri Kürd, Fars, Arap, Azeri, Kıptî ve daha nice milletlerin kutladığı ve tüm yaratılmışların ise her baharda inkârı mümkün olmayan tabiî-fıtri-doğal bayramlarıdır.

Bir parantez açarsak; Kürdler bu bayramı, rejimin gereksiz ve haksız tüm engellemelerine rağmen, ulusal diriliş ve mücadele ruhuyla bir millî bayram havasında kutlarlar.

Bilinen bir gerçek de; Hz. Peygamber’in helal dairedeki oyunlara, spora ve folklorik eğlencelere karşı çıkmadığıdır. Nitekim Hz. Ayşe’nin rivayetine göre:

Mina Günleri idi. Bir defasında def çalarak ezgi okuyan iki kız vardı. Ben onları seyrederken Hz. Peygamber yanıma geldi ve yüzünü çevirerek yatağına uzandı. Hz. Ebubekir gelip bu hale kızıp müdahale etmek isteyince Hz. Muhammed (a.sm): "Her kavmin bayramı vardır veya bu günler bayramdır" buyurdu. (2) Yine Bir defasında da Hz. Ayşe, Hz. Peyğamberle birlikte Habeşi raks grubunu izlemiş ve böyle bir oyuna karşı çıkmak isteyen Hz. Ömer’e engel olmuştur. (3)

Yine, Bağdat müftülüğü yapmış ve büyük mücedditlerden Mewlana Halidê Kürdî’nin de talebesi olan allame Alusi’ye göre; Med ya da Asur kralı zalim Dahhak’ı (Avesta’da Babil kralı) deviren halk kahramanı Ninowalı Demirci Kâwa, tevhid ehlidir. Yani tek Allah inancına sahiptir. Bütün bunlar Newroz’un bir mitoloji veya efsaneyi de aşan bir özünün olduğunu, diğer bir tabirle özünün yaşanmış destansı bir tarih olduğunu gösterir.

Beyhakî'nin es-Sünenül Kübra'sında veya Cizre’li Kürd tarihçi, allame İbn-i Esir’de geçtiğine göre; İmam Ebu Hanife’nin dedesi merzûban (sınır bekçisi) Zuta-Zuto, Newroz’da hediye olarak Hz. Ali’ye nakışlı, kaynatılmış bir yumurta vermiştir. İmam Ali de: "Keşke bütün günler Newroz (gibi) olsa!" buyurmuştur. (4)

Osmanlı Şeyhülislamı Ebussuud Efendi'nin, "Nevruz, Mecusi adeti değildir. Şenliklerle kutlanmasında dinen bir sakınca yoktur!" fetvası da Newroz'un Osmanlı'da da serbestçe kutlandığını gösterir.

Yine; Seîdê Kürdî’nin kitaplarında Newroz’a değindiğini biliyoruz. Bediüzzaman; ‘Newroz-u Sultani’ kavramıyla, on sekiz bin alemin Sultanı olan Allah’ın, kâinat dediğimiz evrene, doğaya hayat ve diriliş bahşettiği bahar mevsimine işaret etmiştir. O’na göre Newroz; tüm ‘mahlukatın bayramı’ idi.

Talebelerinden rahmetli A.Muhsin el-Konevî anlatıyor;

"İstanbul’da Nevruz günü kıra giderken bizi de yanında götürürdü. Kırda;

'Bugün mahlûkatın bayramıdır' diye Nevruz’un önemini bize anlatmıştı. Kırda köpeklere ekmek parçası verip, 'Bugün, bu Nevruz bayramından bu köpeğin bile bir hissesi vardır. Bahar mahlûkatın bayramıdır. Biz de onların bayramına iştirak edelim.’ demişti. Çok sevinçli bir hali vardı Nevruz günü..." (Son Şahitler 1/218)

Bu izahlardan sonra, kimi Müslümanların endişelerinin giderilmiş olması gerekir. En azından bileceğiz ki; ‘mahlukatın bayramı’ Newroz düşmanlığının kimseye faydası yoktur.

Allah; Newroz’u, Kürdler başta olmak üzere tüm mazlum milletlere sağlık, bereket ve özgürlük vesilesi kılsın.

Newroz Pîroz Be!


(1) Ebu Davud, Nesai.

(2) Buhari, Müslim: İydeyn,16-25.

(3) Müslim: İydeyn,18-22.

(4) İbn-i Esir: El-Kâmil fit-Tarih.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi