Uzay mekiği yapan adam ve Metin Kaçan

Evet,ülkemizdeki edebiyat okurlarını derinden sarsan 'Ağır Roman'ın ilk sayfalarıydı halının altına konan.

Metin Kaçan'la hiç bir zaman içli dışlı olmadık.Mesafeli bir ilişkimiz vardı.Kendisi tam bir sokak adamıydı.Tarlabaşı'nda yaşıyordu.Lise ikiden sonra okulla ilişkisini bitirmişti.Ama hayatı dibine kadar yaşıyordu.Pezevenkler,uyuşturucu satıcıları,fahişeler,travestiler,tetikçiler, mafya babaları,ağır abiler hep ondan sorulurdu.Sanıyorum, ben ve benim gibileri 'okumuş bebeler' gibi görüyordu.

Aslında ben onun sandığı gibi 'okumuş bebeler'lerden değildim.O yıllar 'Son Yüzler'adlı kitabım üzerine çalışıyordum.Hergün önlerinden geçtiğimiz ama çoğumuzun öykülerini pek de merak etmediğimiz, ilginç, sıradışı,marjinal insanları bulup bulup çıkartıyordum.Yani, epeydir 'sokağa' inmiştim.

O sıralar Metin'in bir roman yazmaya başladığını öğrenmiştim.Ama ağır ilerliyormuş diye duymuştum.Romanı bir an önce bitirmesi için yazar Latife Tekin ve şair Adnan Özer'in Metin'i sürekli motive ettiklerini hatta üzerinde tam saha baskı kurduklarını öğrenmiştim.Hatta, romanını bitirmesi için subay bir arkadaşı Metin'in kafasına silah dayadığı bile söyleniyordu.Aklım almıyordu bir türlü Metin ve Roman yazmak.Metin sokaklardan bir süreliğine de olsa kopup evde,masa başında oturup tam bir disiplin işi olan roman yazmaya nasıl vakit ayırabilecekti ki?

Hem Metin'in yaşadığı yerleri merak ediyordum hem de romanında hangi aşamaya geldiğini merak ediyordum.Bir şekilde kendimi evine davet ettirdim.Önce Tarlabaşı'ın gizemli ve yoksul sokaklarını dolaştık.Yolda her gören Metin'e selam veriyor, hal hatır soruyordu.Belli ki genç yaşına rağmen mahallesinin 'ağır abisi' olmuştu.Metin hem çok zeki hem da karizmatik biriydi.Çok etkileyici bir konuşma tarzı vardı.Hayat ve insanlar hakkında çok değişik ve anlamlı tespitler yapardı.

Metin beni daha sonra ailesiyle birlikte yaşadığı eve davet etti.Kapıyı annesi açtı.Misafirper anası yemenisi ve şalvarıyla tam bir Anadolu kadınıydı.Bize börek ve çay ikram etti.Hatırladığın kadarıyla evde küçükte olsa bir kütüphane yoktu.Hatta görebildiğim kadarıyla üzerinde bir daktilonun ve not defterlerinin olduğu bir yazı masası da yoktu.

Sonra merakıma yenildim ve Metin'e,'roman yazıyormuşsun.Nasıl gidiyor peki?' diye sordum.'Valla,biraz ağır gidiyor ama kafaya koydum, bitireceğim'deyince,'Merak ettim,biraz göz gezdirebilir miyim?diye sorunca, sandalyesinden kalkıp salonun ortasındaki makine halısını ucundan kaldırdı.Yerde duran kağıtları alıp elime tutuşturdu.Bu üç mektup kağıdının üzerine tükenmez kalemle ve kötü bir el yazısıyla yazılmış şeyler romanının ilk sayfalarıymış.Önce şaka yapıyor sandım.Hayır,şaka değilmiş.Mektup kağıtlarına şöyle bir göz attım ama yazısı okunacak gibi değildi.'Peki o zaman sana kolay gelsin'deyip kağıtları uzattım.O da alıp tekrar halının altına koydu.Ne yalan söyleyeyim o an,Metin'in bu romanı bitirebileceğine asla inanmamıştım.

Evet,ülkemizdeki edebiyat okurlarını derinden sarsan 'Ağır Roman'ın ilk sayfalarıydı halının altına konan.Kült bir roman olmuştu.Farklı bir dil yaratmıştı Metin.Daha önce böyle bir roman yazılmamıştı.Ben mahcup olmuştum ama o ünlü bir yazar olmuştu.Arkadan yenileri geldi kitaplarının ama hiçbiri 'Ağır Roman'gibi ağır olamadı.Sonra 'Ağır Roman' sinemaya uyarlandı.Mustafa Altıoklar'ın çektiği hatta sevgili Küçük İskender'in de rol aldığı film de çok beğenildi.

Metin benim 'Son Yüzler' üzerinde çalıştığımı biliyordu.Kitabın bazı bölümleri Cumhuriyet Gazetesi'nin Pazar Eki'nde yayınlanmıştı.Evlerinden çıkmış, Metin'le biraz daha etrafa bakmak için yürümeye başlamıştık ki,'Cezmi, bizim mahallede öyle garip bir adam var ki, tam senin yazmak istediğin tiplerden.Adam atölyesinde uzay mekiği yapıyor.Müthiş değil mi?' demez mi.Aklım başımdan gitmişti.'Lütfen beni o adama götür'diye yalvarmaya başlamıştım.'Ayıp ediyorsun, götürmez miyim?Hem sen o adamı yaz ki, mahallemizin şanı yürüsün'

On beş,yirmi dakika sonra Metin'in uzay mekiği yaptığını söylediği adamın dükkanının önündeydik.Fakat dükkan kapalıydı.Demir kapının üzerindeki simsiyah cam atölyeyi daha gizemli yapıyordu.Kapının aralığından içersi çok az görünüyordu.Yere atılmış kablolar, pervaneler, bir takım motorlar görünüyordu sadece .Metin bunun üzerine,'Adam kimse çakmasın diye bazen evinde çalışıyor.Ama yakında bitirir ve basına ve kamuoyuna duyurur.Yani sen herkesten önce bu olayı yazmalısın'deyince, merakla sordum.'Bu adam dükkanını açtığında bana hemen haber verir misin?'diye sorunca, 'Elbette,aramaz mıyım?Senin söylediğin şeye bak şimdi?'deyip beni rahatlatmıştı.

O günden sonra Metin ortadan kayboldu.Ne telefon ediyor ne de arkadaşlar aralığıyla haber gönderiyordu.Birkaç gün daha bekledikten sonra bir başıma Tarlabaşı'na gittim.Uzay mekiği yapan adamın adresini bir kenara not etmiştim.Elimle koymuş gibi buldum .Üstelik atöyle açıktı ve Metin'in söylediği adam içerde harıl harıl çalışıyordu.Zayıf,çöp gibi bir adamdı.Şişe dibi gözlüklerinin arkasından hınzırca bakıyordu.Kulakları kepçeydi.Ağzındaki sigarasıyla bana doğru yöneldi.Kendimi tanıttım, Metin'den bahsettim.Hemen tanıdı.

'Usta, Metin sizin uzay mekiği yaptığınızdan bahsetti.Sizin için bir sakıncası yoksa, bana bu icadınızdan biraz bahseder misiniz? diye sorunca adamın gözleri yuvalarından fırladı.Kepçe kulakları biraz daha büyüdü.Şaşkınlığı biraz olsun geçince sırıtmaya başladı.'Uzay mekiği mi?O da ne ya?Bak kardeşim ben buzdolabı tamircisiyim.Metin seni işletmiş.Uzay mekiği öyle mi vay anasına' deyince orada öylece donakaldım.Bu yalana saf saf inandığım için kendime çok kızdım.Bu gariban atölyede uzay mekiği yapılamayacağına çocuklar bile inanmazdı.

Sonra buzdolapçı, Metin'e benden bahsetmiş.Uzay mekiği geyiğine karşılıklı gülmüşler.Metin de sonra bunu hemen tüm ortak dostlarımıza anlatmış.Neredeyse adım uzaylı Cezmi'ye çıkacaktı.'Sokağa' geç inmek böyle birşeydi işte. Oysa 'Son Yüzler'kitabıma, 'Tarlabaşı'ında Uzay Mekiği Yapan Garip Adam' başlıklı röportajım ne çok yakışırdı...   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cezmi Ersoz Arşivi