Uzmanlar: Fransa, AB ile Türkiye arasında güçlendirilmiş bir ilişki geliştirmesi gerektiğinin farkında

Uzmanlar: Fransa, AB ile Türkiye arasında güçlendirilmiş bir ilişki geliştirmesi gerektiğinin farkında
IFRI Türkiye uzmanı Dorothee Schmid, 'Türkiye ile askeri bir çatışmaya gidilemeyeceği de anlaşılınca uzlaşılan konular üzerinde ilerleme yolu şeçildi' ifadelerini kullandı.

Fransa, Avrupa Birliği başkanlığını 1 Ocak itibarıyla altı aylığına devraldı. Türkiye ile Doğu Akdeniz'de 2020 yazı boyunca çatışan Fransa'nın AB başkanlığı sürecinde nasıl bir politika izliyeceği konusunda soru işaretleri oluştu.

IFRI Türkiye uzmanı Dorothee Schmid, Institut Bosphore tarafından Paris'te Maison d'Europe'da düzenlenen, "Fransa'nın dönem başkanlığında Türkiye ve AB ilişkileri" konulu panelde konuya dair açıklamalarda bulundu. Schmid, "Fransa'nın dönem başkanlığında Türkiye ve AB ilişkileri" konulu panelde, "Fransa, Türkiye ile diplomatik alanda karşı karşıya geldi ve güç yarışına girdi. Bugün yeniden tansiyonu düşürme yolunu seçmesinin nedeni daha ileriye gidemeyeceğini anlamasıdır. Terörle mücadele, göç akını, cihatçıların teslimi, Afganistan'da Türkiye ile göç konusunda işbirliğinin gerekliliği anlaşıldı. Türkiye ile akseri bir çatışmaya gidilemeyeceği de anlaşılınca uzlaşılan konular üzerinde ilerleme yolu şeçildi. Karşılıklı güven eksikliği olmasaydı, zaten her iki tarafın kaynakları son derece verimli bir işbirliğine götürecek kalitedeydi. Şimdi uzlaşılan konular üzerinde ilerlenmeye çalışılıyor" ifadelerini kullandı.

Önümüzdeki altı ay boyunca Türkiye konusunun ön plana çıkacağını beklemediğini dile getiren Schimid, "Fransa, AB dönem başkanlığını yürüteceği 6 ay boyunca çatışma değil, kaçınma politikası izlenecek. Almanya, eleştirel bir diyalog yürütüyor. Fransa'dan bunu beklemiyoruz. Fransa kaçınma politikası uygulayacak. Zaten dönem başkanlığının ilk 3-4 ayı etkin geçecek. Geri kalan 2-3 aylık bölümünde, Nisan ayında yapılacak seçimlere yoğunlaşılacak. Ne AB, ne de Fransa için Türkiye'yi ön planda gündeme getirmek arzulanan bir durum değil" dedi.

VOA Türkçe'den Arzu Çakır'ın haberine göre; IRIS Başkan Yardımcısı ve Türkiye uzmanı Didier Billion da, "Fransa'nın Türkiye'ye yönelik davranış değişikliği çok açık. İki başlıkta analiz yapılabilir; AB ve Stratejik Pusula, diğer ortaklarla da konuşulacak son derece ciddi, yani daha serinkanlı tartışmaların yürütüldüğü bir alan. Bir başka başlık ise Fransa seçimleri. Yaklaşan Fransa seçimleri bu dönem başkanlığını etkileyecek. Seçimler boyunca her an Türkiye karşıtı bir söylem ortaya atılabilir. Bana kalırsa Sarkozy döneminde olduğu kadar sert tartışmalar olmayacak. Ama Zemmour ve Pecresse, kampanyalarında ilk yurtdışı gezilerini Ermenistan'a düzenledi. Türkiye kendi başına değil ama medeniyetler çatışması çerçevesinde gündeme gelebilir. Yer yer tartışmalar yaşanacaktır ama ikinci derecede olacağını tahmin ediyorum" dedi.

Fransa Türk Ticaret Odası Başkanı Selçuk Önder de, Türkiye'nin artık doğrudan hedef olduğu günleri geride bıraktığını savunuyor. Önder, "Fransa'da seçimler de var. Adayların ajandası yoğun olacak. Macron'un da daha çok odaklanması gereken başka konular var. 6 ay çok kısa bir süre ve hızlı geçecek. Bu sürede, hem de seçimler sırasında Türkiye'yi ön plana koymak Fransa'nın işine gelmez. Zaten yeterince gündem maddesi var. Covid 19 mücadelesi, Polonya, Ukrayna, Rusya, Brexit'in Fransa'ya etkileri var, göç, aşırı sağın yükselişi ön planda olacak" diye konuştu.

Önder, Fransa-Türk Ticaret Odası olarak bu süreci dikkatle izlediklerini belirterek, "İş dünyasında, ekonomik ilişkiler açısından, eğer bütün bu gündem maddelerinden vakit kalırsa olumlu bir adım olarak belki Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi konusu ele alınabilir. Ama dediğim gibi, diğer konulardan zaman kalacağını sanmıyorum" dedi.

Öne Çıkanlar