İbrahim Ekinci

İbrahim Ekinci

Yalnızca “dış güçler” mi? İç güçler de kaçıyor!

Yabancılar, AKP döneminde 1.2 trilyon dolar civarında borç verdi. Şimdi kaçıyorlar. Törenle, adam boyu temsili çeklerle poz verilerek karşılanan yabancı sermaye şimdi 'dış güçler' oldu.

"Dış güçler"den, 2003 – 2020 arasında, yani AKP döneminde 1 trilyon 230 milyar dolar borç alındı. 

Bunun 799.2 milyar doları geri ödendi.

431 milyar doları dış borç stokunda duruyor, ödenecek.

Şimdiye kadar ana para (799.2 milyar dolar) yanında 177.3 milyar dolar da faiz ödendi. 

Böylece toplam ödeme 976.4 milyar dolar oldu.

Stoku buna ekleyerek söylersek, 1.4 trilyon dolara geliyor. 

("Dış borç stokumuz 431 milyar dolar" denilirken, buna faizler dahil mi, bilmiyorum. Değilse, yaklaşık 1.5 trilyon dolar!)

Rakamları Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi tablolarından aldım. 2003 – 2020 (Haziran) dönemi dış borç servisinde ana para ve faiz ödemelerinin toplamı 976.442 milyon dolar. 

Türkiye, "dış güçler"in kapısını çalmış, borç almış, ödemiş, yeniden almış, birazını ödemiş, daha çoğunu almış, biraz ödemiş, daha fazla borçlanmış. Nerden biliyoruz? Yıldan yıla stokun artmasından biliyoruz. Borç çevirim oranlarından görüyoruz. Merkez Bankası’nda çevirme oranı rakamları var, 2006 – 2020 dönemi için. Bankacılıkta yüzde 162’yi bulduğu yıllar olmuş. Yüz kapatılmış, 160 borçlanma yapılmış. Diğer sektörlerde yüzde 180’i bulduğu yıllar olmuş. (Son iki yıldır, özel sektör borç kapatıyor. Borçlandığından daha fazlasını ödemiş.)

Borç veren "dış güçler" babamızın oğlu değil. Eş, dost, akraba arasındaki gibi "dolar verdim, dolar alırım" demiyorlar. Faizini de istiyorlar haliyle. Bahsettiğim dönemde 177.3 milyar dolar faiz ödemesi yapılmış. (Dış güçlerin bu kısmına, zor zamanlarda biliyorsunuz, 177 milyar dolar faiz ödememiş gibi yayıp, "faiz lobisi" diyoruz.)

 "Dış güçler" sadece kredi vermiyorlar. Doğrudan yatırım da yapıyorlar. Gelip şirket, fabrika kuruyorlar. Veya bir şirketi satın alıyorlar, ortak oluyorlar. Ev almaları da buna dahil. 

2003 – 2020 (Haziran) arasında 163 milyar dolar doğrudan yatırım gelmiş. Dış güçler, gelip fabrika, şirket almışlar, kurmuşlar. (Biliyorsunuz, son "dış güç" yatırımı Volkswagen olacaktı. Verilmedik teşvik de kalmadı ama yine de gelmedi.) Bazı yıllar doğrudan yabancı sermaye 20 milyar doları buldu. 

Son yıllarda biraz hızı kesildi. Geçtiğimiz yıllarda "dış güçler" her yıl onlarca şirket alırdı. (Bu ara şirketler ucuzladığı için yine bir hareketlenme gözleniyor.) Dış güçlerin en önemli yatırım alanlarından biri iyi şirketleri almak veya ortak olmaktır. (İç güçler de öyle yapıyor ama o ayrı!) 

Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde birleşme satın alma raporları vardır. Bazı mali danışmanlık kuruluşları da yayımlarlar. Kurum’un internet sitesindeki raporlara bakarsak, mesela 2013’te devredenin yüzde yüz "yerli" olduğu işlem sayısı 45. İzleyen yıl 2014’te 46 yerli şirket satılmış veya hisse satmış. Böyle devam ediyor. Bazı yıllar azalıyor, bazı yıllar artıyor. 2017’de devreden tarafın tamamen yerli olduğu 33 satış var. 2018’de 31 satış olmuş. 2019 yılın satıcının tamamen yerli olduğu 35 işlem var. "Dış güçler" almışlar. (Bazı küçük ölçekli girişim sermayesi işlemleri vs. eklenince işlem sayısı yüzleri buluyor.)

Şimdi yabancı kredi verince, yatırım yapınca, şirket alınca ne oluyor? Dolar geliyor. Dolar bolluğu oluyor. Türk Lirası değerleniyor. Çıkıp milli paramız şöyle böyle diye hava atabiliyorsun. Dolar bol ve ucuz olduğu için, milli hasılayı dolara çevirip, "ekonomiyi iki - üç kat büyüttük" diye hava atabiliyorsun. 

Böyle "faydaları" olduğu için, yabancı sermaye "dış güç" olmadan önce her geldiğinde, hele de büyük para geliyorsa törenler düzenlenirdi. Hatırlamıyor musunuz, o iki kişinin ancak tutabildiği adam boyu temsili çeklerle verilmiş pozları?

Hatırlamıyor musunuz, klişe övgüyü:

"Efendim bu kredi, Türkiye’ye güvenin göstergesidir…" 

Ortalık alkıştan yıkılıyor. "Dış güçleri" alkışlıyoruz!

Törenler de öyle alan – veren arasında olmaz. Büyük kredilerde tören başbakan, cumhurbaşkanı veya ekonomi bakanının takvimine göre ayarlanır: 

"Bu kredi ekonomimize olan güvenin göstergesidir…"

Flaşlar patlar, büyük çek fotoğrafıyla poz verilir, gazetelere büyükçe basılır.

Şimdi bunlar törenle gelen "dış güçler."

Bir de törensiz gelenler var.

Törenli gelenler soğuk para. Törensiz gelenler sıcak para.

Borsaya, devlet borçlanma senetlerine gelen. Portföy yatırımları denilen kanaldan akan para…

Buradan gelen-giden, karın cebine atıp bir daha gelen… Hisse alıp, bir daha satan… Böyle bir çevrimde ne kadar para gelip gittiğini hesaplamayı gözüm yemedi. Elbette yüzlerce milyar dolardır.

Borsada yabancı payı yüzde 60 – 70’i bulduğu zamanlar oldu… Borsa yükseliyor. Dış güçler borsayı yükseltiyor. Hazine kağıtları alıyorlar. Devlete borç veriyorlar. Devlet işlerini görüyor.

Krediler akıyor. 

Geriye ne kalıyor? Ekonomiyi çok fena büyüttük nutukları?

Duble yollar, oto yollar yapılıyor, köprüler, Marmaray (hemen hepsi yabancı kredili!) santraller… Memleket şantiye yeri. 

Gelgelim kazın ayağı öyle değildi.

Geçenlerde Prof. Dr. Vefa Tarhan yazdı:

"Ekonominin 2003-2012 (2008-2009 hariҫ) dӧneminde sık-sık bahsedilen sӧzüm ona bașarısının sırrı doğru ekonomik politikaları uygulamaktan ҫok, o dӧnemde gelișmiș ülkelerden gelișen ekonomilere olan dӧviz akıșlarından Türkiye’nin payını almasıydı. Bu dӧnemde hem büyüme performansı (GSYH artıșı) hem de büyümenin finansmanı düșük kaliteliydi. Büyüme düșük kaliteliydi ҫünkü büyüme cari fazla yerine cari aҫık yaratan bir büyümeydi. Neden? Ҫünkü büyüme treninin lokomotifleri tüketim ve inșaat sektӧrüydü. Her iki sektӧr de ihracattan ҫok ithalatı artırdığı iҫin büyüme hızı ne kadar yüksek olursa cari aҫık da o kadar yüksek oldu. 2011’de hükümet, medya, iș dünyası "Ҫin’den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisiyiz" diye nutuk ҫekiyordu. Nedense aynı yıl cari aҫık oranımızın (cari aҫık/GSYH) dünyanın en yükseği olduğu, 17 trilyonluk dolarlık ABD ekonomisinden sonra ikinci en yüksek sırada olduğu konușulmuyordu. Kaynaklar dӧviz ihtiyacını artıran sektӧrler yerine dӧviz girișleri sağlayan sektӧrlerde kullanılmalıydı."

Son cümleyi tekrar edelim:

"Kaynaklar dӧviz ihtiyacını artıran sektӧrler yerine dӧviz girișleri sağlayan sektӧrlerde kullanılmalıydı."

Şimdi, eski Ekonomi Bakanımız Ali Babacan, bu döneme atıfla, hızlı büyümeyi kendi başarısı gibi anlatıyor. 

Büyümeyen ülke var mıydı? 

Gelişmiş ülkelerde yatırım getiriler negatifti. 

Fonlar, yabancı sermaye kar alanları arıyordu. Bütün gelişmemiş ülkelere para aktı. Özellikle nüfusu yüksek, görece liberal piyasalara… Tabloya bakın 799 milyar dolar borç ödemiş Türkiye, 177 milyar dolar da faiz! Bu ne demektir? Nerde böyle getiriler var?

Eee şimdi neden kaçıyorlar?

Bakıyorlar ki sen devasa borç yükü yapmışsın. Borçlarını çevirip çeviremeyeceğin şüpheli. Doları tutayım diye döviz rezervlerini eritmişsin. Piyasa ekonomisiyim demiştin, şimdi, oynamam diyorsun. Emirle faiz indiriyorsun. Ekonominin ihtiyaçlarına bakmıyorsun. Siyasi ihtiyaçlarını önceliyorsun. Yandaşların 1 lira olan işi devlete 3’e satıyor. Oluk oluk itibar gideri yapıyorsun. Yandaşlarına çifter maaş bağlamışsın. Kurumların yıkılmış. Ahbap çavuş ekonomisine geçmişsin. 10 milyon işsizin olmuş, sosyal barışın bozulmuş. Ülke kamplara ayrılmış. Çevren ateş çemberi. Her sorunun içinde varsın. Dostun, müttefikin kalmamış.

Ve kaçıyorlar! 

Sen de törenle getirdiklerini şimdi "dış güç" ilan ediyorsun!

"Türkiye’ye yatırım yapsınlar" diye kaç kez dış güç ikna seferine çıkıldı? Kaç kez Londra’ya bakan gitti?

Çok uzattım. Yoksa, ne kadarını bizi kıskanan Almanlar vermiş, ne kadarını Fransızlar, İngilizler vermiş, o ayrıntıya da girecektim. Bir de bu kadar paranın ne kadarı inşaata gitmiş, onu görecektik.

Son cümle: "Gençlerin yüzde 76'sı yurtdışında yaşamak istiyor, her iki gençten biri mutlu değil, yüzde 77'si torpilin yetenekten daha etkili olduğuna inanıyor." (Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık)

Bak gördün mü? İç güçler de kaçıyor.

"Yok paradan konuşuyorduk" diyorsan söyleyelim, onlar da kaçıyor. Yurtdışına da çıkıyor. Yabancıya kaçamıyorsa yabancı paraya kaçıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Ekinci Arşivi