Çağdaş sanatçı POLVO: Sanatın her alanı bir imge ve imgeler bütünü üretir

Çağdaş sanatçı POLVO: Sanatın her alanı bir imge ve imgeler bütünü üretir
Çağdaş sanatçı POLVO’nun kendi çocukluk hatıralarından esinle hazırladığı yeni kişisel heykel sergisi “Why So?: Childhood Memories”, BBprojecTT’in Teşvikiye’de bulunan galerisinde açıldı. POLVO ile yeni kişisel sergisini konuştuk.

Abdullah EZİK


Çalışmalarında kalıplaşmış normlara ve kanıksanmış değerlere yeni bir bakış açısı sunma amacı taşıyan POLVO, toplumsal cinsiyet kalıplarını ve aynılaşmayı eleştiren, çeşitliliğe, özgünlüğe ve bireyin varoluşuna göndermede bulunan elma ve muzlarından sonra şimdi de dondurma formundaki rengârenk heykelleriyle izleyicileri çocukluk anılarına götürüyor.

Sanatçı, “Why So?: Childhood Memories” sergisinde yer alan heykelleriyle çocukluğa, yetişkinlerce tanımlanmış hız kavramına ve “kendine yabancılaşma”ya odaklanıyor. “Why So?: Childhood Memories”, 30 Nisan’a kadar BBprojecTT’te ziyaret edilebilir.

POLVO ile yeni kişisel sergisi “Why So?: Childhood Memories” üzerinden sanatçının ürettiği yeni imgeler üzerine konuştuk

Yeni kişisel serginiz “Why so? Childhood Memories”, gerek bir önceki kişisel serginizle gerekse sizin pratiğinize dair yansıttıklarıyla dikkat çekiyor. Öncelikle “Why so?”dan “Why so? Childhood Memories”e giden yolda sizin için neler değişti?

Sorgulama zeminim aynı kaldı, ancak beni yeni bir forma taşıyan soru kalıbım değişti. Toplumsal cinsiyet kuramı ve aynılığı sorgulayan “Why so?”dan yine başka bir standardizasyona geçişi, yetişkin pratiklerini sorguladım. Anın kendisini özne olmaktan çıkarıp yalnızca sonuca odaklı bir yetişkin yaşam pratiği içinde içsel çelişkilerimin bir dışa vurumu oldu benim için.

ekran-resmi-2024-04-24-12-14-59-001.png

“Çocukluk”, birçok açıdan üzerinde durulması gereken, özellikle de sanat bağlamında içerisinde birçok farklı katmanı barındıran temel bir izlek olarak görülebilir, ki bu durum sizin yeni serginizin de merkezinde yer alıyor. Bir sanatçı olarak çocukluk sizin için nasıl bir anlam taşıyor ve işlerinize nasıl yansıyor?

Çocukluk belirli bir periyod gibi görünse de aslında belleğin tamamında etkisi var. Bugünkü yaşam pratiklerimizin birçoğu o dönemde maruz kaldığımız biçimlerden geliyor. Ancak bilgi edinimi devamlı. Çocukluk benim için bilgi ve kalıplara maruz bırakılmadığımız, kıyas ve görecelilik içermeyen, kendin olma hali. Yetişkinler için verilen tavsiyelerden birisi de “içindeki çocuğu korumak”. Bu tavsiye birçok bakımdan ‘şımarıklık’ ve ‘eğlence’ olarak algılanıyor. Bana göre öze riayet etmek ve kendi odağında kalabilmek aslında.

ekran-resmi-2024-04-24-12-14-39.png

Bir önceki serginizde muzlar, bu yeni serginizde ise dondurma önemli bir noktada duruyor. Dondurma, bu yeni kesişim kümesinde nasıl bir anlam ifade ediyor?

Dondurma, çocukluk dönemi çabasızlığının sembolü benim için. Dondurmanın erime hızını yakalamayı değil de, yalnızca dondurma yemenin keyfine odaklanan çocuktan geldiğim performans odaklı yetişkin anksiyetesinin, ve neleri kaybettiğimin içsel hesaplaşması diyebilirim.
Daha iyiyi arayan, mükemmel olmayı hedefleyen biz yetişkinlerin fark etmesi gereken bir şey var. Hiçbir şey o çabasızlık kadar kıymetli değildi. Dolayısıyla bir önceki sergimde de, bu sergimde de temel sorgulamam ‘neden’ sorusu oldu.

İmgeler sizin sanat pratiğinizde çarpıcı bir değer taşıyor. Mevcut imgeleri ele alıp onlardan yeni değerler üretmek bilinçli bir davranış. Sanat pratiğinizde imgelere dair yaklaşımınızı belirleyen temel düşünce nedir?

Sanırım bunun tamamen görsel hafıza ile ilgisi var. Ben olayları ve konuları hatırlamam. Yalnızca imgeler vardır zihnimde. Bir şeyi imgeleştirmezsem öğrenemem. Sanatın her alanı ya doğrudan bir imge ve imgeler bütünü üretir, yada sizin imgelemenizi sağlar. Düşünce dediğimiz şey, dış dünyadan duyumlarla alınan imgelerden başka bir şey değil.

“Çocukluk” meselesine paralel bir şekilde “hız” ve “kendine yabancılaşma” başlıkları da serginin merkezinde yer alan temel konular arasında yer alıyor. Bu noktada siz “hız” ve “yabancılaşma” meselesine nasıl yaklaştınız?

Zaman gibi insan eliyle yaratılmış yapısal bir kavram ve zamanın çizgiselliği inancı hız kavramını yaratıyor. Kapital sistem ise bu kavramı büyütüyor. Günümüzde zaman, hiç olmadığı kadar hızlı akıyor. İnsanın özü, bu yüksek devinim içerisinde arzu ettiği değeri bulamıyor. Marx’ın bahsettiği insanın kendisine yabancılaşması bir sınıfsal sorun olduğu kadar birey boyutunda da kıymetli. Yabancılaşma meselesini Marksist bakış açısını dışarıda bırakarak düşünmek neredeyse imkansız.

ekran-resmi-2024-04-24-12-15-05.png

Kişinin/sanatçının kendisiyle kurduğu ilişki de şüphesiz gün yüzüne çıkan eserler bağlamında önemli bir yerde durur. “Why so? Childhood Memories”de siz de kendi çocukluğunuzdan, kendi geçmişinizden yola çıkıyorsunuz. Kendi yaşamınız ve geçmişiniz/çocukluğunuz bir sanatçı olarak size nasıl bir alan açıyor, ne tür bir ilham veriyor?

Sanatçı, ürettiği esere kendi bilinç yapısını kullanarak ulaşıyor. Bu bakımdan kendisiyle kurduğu ilişki son derece kıymetli. Burada bana alan açan şey, yetişkin anksiyetemdi aslında. Çocukluk, anksiyete karşısına koyduğum bir önermeydi yalnızca.

Son bir soru olarak, tüm bu meseleleri kuşatan bir yaklaşımla, “nostalji” ile “çocukluk” ve “sanat arasında ne tür bir diyalog geliştirdiniz? Nostalji tüm bu sürecin neresinde duruyor?

Nostalji hayatın mevcudiyeti ile baş etmek için zihinsel bir oyun bana göre. Geçmişin her zaman iyi olduğuna dair derin bir inancımız var. Her kuşak, kendi çocukluk ve gençlik anılarını özlemle hatırlıyor. Aslında kaçındığımız şey geleceğin belirsizliğinden duyulan endişe. “Childhood Memories”, geçmiş ile bugün arasında sanatsal bir bağ kurdu.

Öne Çıkanlar