Boğaziçi meselesinde zurna nerede zırt diyor?

YÖK’ün Ulusal Tez Merkezine girdim, tezleri buldum ama karşılaştığım manzara hem yüksek lisans hem doktora tezinin üzerinde ULAŞIM ENGELİ konduğu oldu.

Eski bir Boğaziçi Üniversiteli olarak rektör atanma sürecini, protestoları, protestolara resmi yanıtları (!!!) yakından izliyorum.

Çoğunda hatta her sorunda olduğu gibi bu konuda da sorunun kaynağı galiba Sayın Cumhurbaşkanı maalesef.

Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin özel bir kurumu, bu kurumun başına bir rektör atanırken çok daha özenli davranılması gerekiyordu şayet gerginliklerden medet umma gibi bir yanlışın içinde değilseniz.

Bu süreçte de öğrencilerin protestoları son derece olağan, "bunlar terörist" gibi tepkiler çok yanlış, berbat.

Gelelim başlıkta belirttiğim konuya yani Sayın Melih Bulu konusunda zurnanın zırt dediği yere.

Melih Bulu ile ilgili intihal (plajiarizm) iddiaları ortaya atıldığı zaman ben de eski bir Boğaziçili olarak internet üzerinden YÖK’ün Ulusal Tez Merkezine girdim, tezleri buldum ama karşılaştığım manzara hem yüksek lisans hem doktora tezinin üzerinde ULAŞIM ENGELİ konduğu oldu.

YÖK’ün Ulusal Tez Merkezi YÖK’ün ender iyi hizmetlerinden, Merkezde 645 bin tez var, 2020 senesinde 17 milyon tez indirilmiş, incelenmiş ama bunların arasında Melih Bulu’nun tezi bulunmuyor.

Çok ilginçtir, bir rektör adayı ve sonra da rektör, tezleri üzerine neden ulaşım yasağı koyar ya da bir zamanlar ulaşım yasağı konmuş ise neden kaldırmaz?

Bu ulaşım yasağı dünya üniversitelerinde de iki nedenden var.

Birincisi, doktorasını veren kişi iki sene içinde bu doktora verileri, sonuçları temelli yeni yayınlar yapacak ise, tezini iki sene ulaşıma kapatabiliyor.

Melih Bulu ise doktora tezini 2005 senesinde vermiş, üzerinden on beş sene geçti.

İkinci neden ise tezin (araştırmanın) sponsorları olabiliyor, bu sponsorlar tezin sonuçlarının iki sene kendi kullanımları için ulaşıma kapatılmasını isteyebiliyorlar.

Melih Bulu için bu iki gerekçe de yok, zaten dediğim gibi on beş seneyi geçmiş tezin sunulması.

Rektör Melih Bulu hemen ama hemen TEZİNE ULAŞIM ENGELİNİ KALDIRTMALIDIR.

Gelelim ikinci konuya.

YÖK’ün bir Etik Komisyonu var, Melih Bulu hemen YÖK’e bizzat kendisi başvurarak TEZİNİN ETİK KOMİSYONDA İNCELENMESİNİ TALEP ETMELİDİR.

Melih Bulu bu iki girişimi de yapmaz ise durumu geniş kitleler gözünde çok şaibeli hale gelecektir.

Boğaziçi olayında kanımca zurnanın zırt dediği yer burasıdır, rektör tezlerinin üzerinde neden ulaşım engeli olduğunu ve neden hemen etik komisyona başvurmadığını açıklamakla mükelleftir.

Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü Türkiye’nin uzak ara en eski, en iyi işletme bölümüdür, bu bölüme de başvurup tezinin intihal iddiaları üzerinden incelenmesini talep edebilir, şayet çekinecek bir konu yoksa; bu noktada biraz işler karışık, doğru olur mu, ama en azından YÖK ETİK KOMİSYONUNA GİTMEK MECBURİYETİNDE.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ikinci fakülte olarak okuduğu Münster Üniversitesi Hanover tıp fakültesinden mezun olurken bir tez yazıyor ama Almanya’da intihal konularının peşini bırakmayan bir sivil toplum merkezi Leyen’in tezinde intihal olduğu iddiasını ortaya atıyor. (Komisyon Başkanlığı öncesi Almanya Savunma Bakanı)

Von der Leyen de bu iddia üzerine hemen fakülteye başvuruyor ve bağımsız bir komisyonun tezini incelemesini talep ediyor, uzman bir komisyon kuruluyor ve nihayetinde von der Leyen’in tezinde intihal olmadığını açıklıyor.

Von der Leyen de siyasi kariyerine alnı açık, lekesiz olarak devam ediyor.

Von der Leyen Almanya Hristiyan Demokratlar hareketinin bir üyesi ve bir etik suçlanma karşısında ne gerekiyorsa yapmış.

Acaba Alman Hristiyan demokratları bu nazik etik konularda bizim Müslüman demokratlardan (!!!) daha mı özenliler dersiniz?

Şeytan insanın aklına böyle kötü düşünceler sokabiliyor bazen ama suç sokturanda.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi