Yetmez ama evet/hayırcılar neden HDP dedi?

Sol özeleştiri yaptı sanıldı ama görünen o ki yerinde saydı. Cumhurbaşkanlığı tercihinde, alışkanlıkları nüksetti, ittifak, payda aramadan, 'yetmez ama İnce', dedi.

Popüler sol, "Bir oy İnce'ye bir oy HDP'ye!" dedi. 

Peki sol, bu egemen tutumla uyum içinde sistemle uyuşup kriterlere yabancılaşmalı mı, eleştirip doğayla ve doğruyla uyuşmalı?

TC kurulduğundan beri sol devletle uyum için uyuştu, bir türlü kişilikli maddi bir güç olamadı.  

Ama bu bir mirasın ürünü, ta emperyalizme karşı olsun diye ittifaksız ilkesiz  TC'yi desteklemekten, hapisane ve sürgünlerinde yaşamaktan kalan. 

68 dalgası geldi, heyecan sardı sarmaladı ama geçmiş yine geleceğe fren oldu, bir türlü sistemden bağımsızlaşılamadı.

Tip (Türkiye İşçi Partisi) ile girilen seçimlerde iyi sonuçlar aldı ama sistem yine çevreledi, böldü küçüldü.

Seçimlerde TSİP(türkiye sosyalist işçi partisi) yaşanan istisnalar hariç kendine oy vermeyi de gündeme almayınca iyice küçük aritmetik hesaplara gömüldü.

Hep "Şurayı geçene kadar oyları  bölmemek lazım." dedi.

Sol kendine bile oy veremedi, oy bölünür diye.

Oysa böldürmediği hep CHP'ydi. 

CHP ta baştan beri sürekli yamanılan, eteği bırakılmayan devletti. 

CHP'ye oy vermek aynı zamanda Kürd haklarını vermeyerek de "böl"memekti.

Sol, sola bunun sol olmadığını anlatamadı; dedesinin babasına anlattığını yaşlanınca o da oğluna anlattı. 

Sonra,devlete sermayenin bir kesimi yılların birikimi tepkileri örgütledi, anti devlet olan her şey halkta itibar gördü, tepki hükümet kurdu.  

2010 yılında devlete tırmanmak için Referandum yaptı. 

Solun bir kısmı eski devlete hayır, tepkidar sermaye kesimine hayat verdi, "Yetmez Ama Evet!" dedi.

Solun diğer kısmı fiilen eski devlete "Yetmez ama evet" tepkidar sermayeye hayır dedi.

Evet de hayır da sermaye seçeneğiydi, devletin iç makyajı, solu, halkı ilgilendiren somut bir tercih değildi. 

Şimdi yine bir seçim var, bu sol özeleştiri yaptı sanıldı ama görünen o ki yerinde saydı.  

Cumhurbaşkanlığı tercihinde, alışkanlıkları nüksetti, ittifak, payda aramadan, "yetmez ama İnce", dedi.

Tek adam rejimi kazanmasın diye sayı saydı HDP dedi.

Popüler sol, bunu sol/halklar  kazansın diye demedi.

Ezber yine o bahaneydi: "Tek adam rejiminden kurtulana kadar İnce!"  

Niye Akşener, Karamollaoğlu değil?  

Bilimsel analiz nerede, partilerde sınıf ve beyin tayin edici değil miydi?

Tek adam rejiminden kurtulmak için neden Demirtaş değildi?

Oyların doğru yerde sayılması önemli değil miydi?

Hani sol güçlenirse cazibe demokrasi olurdu, ortak paydalar daha kolay oluşur, hak verilmez alınırdı? 

Ve ilk turda Demirtaş için hiç aritmetik sakınca yoktu!

Zihinlerde aritmetik mezarlık vardı, oradan çıkılamadı.

Bu ritüel matematiği tüketti.

Bu çeşit sol, 'yetmez ama evet/hayır devlet bandı'nda kaldı, HDP dedi diye % 50 ilerlemedi.

HDP, popüler solla birlikte olan devletçi modernitenin korkularını, borsa diliyle satın aldı. 

Ya nispi demokrasi ya dikta.

Bir oy HDP'ye, bir oy Demirtaş'a!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi